Kuşaktan Kuşağa

Tatlı Bir Hikaye

“Dile kolay; 60 yıllık ustalık, bir o kadar yıldır durmadan çalışmak demek. Dolayısıyla, dedem artık dinlenmeyi hak etti. Ama bu lezzeti tadamadan kaçırdığını düşünenler neyse ki yanılıyor; çünkü bakır tepsiler ve arabası artık bana emanet…”

Hikayemiz

Bizim hikayemiz 1940 yılında, İzmir/Seferihisar’da başlamış…

Dedem Şam Tatlıcı Erol, ilkokuldan mezun olduktan sonra Seyyar Şam Tatlıcı Sadık Usta’nın yanında çalışmaya başlamış. Kore Savaşı sırasında Seferihisar’da bulunan Kore Birliği’ne birlikte tatlı satarlarmış…

Ustasıyla bir süre çalıştıktan sonra artık kendisi bir usta olmaya hazırmış. Ve yolları ayırmışlar. Azimle çalışılan 5 günün sonunda ortaya istediği gibi bir tat çıkarmış.

Böylelikle 60 yıl boyunca en yakın dostları artık seyyar tahta sehpası, bakır sinisi ve  şurup kabı olmuş. Tatlı serüveninin ilk yıllarında üç bacaklı ahşap sehpa; sonraki zamanlarda üç tekerlekli bisiklete terfi etmiş. Seyyar arabası ile Seferihisar sokakları Dedemin “Şam Tatlııı!” nağmeleri ile senelerce tatlı tatlı çınlamış…  

1966 yılında, Babaannem Hacer Hanım hem kendisine hayat arkadaşı hem de tatlı asistanı olmuş. Dedem tatlısının hamurunu yoğururken Babaannem de ateş ocağında şerbeti hazırlar, emaye kapaklı kaba koyarmış. Dedemin kafasındaki kumaş simidin üzerine bakır tepsisini kondurup, şurup kabını eline verip her gün onu kapıdan uğurlarmış. Dedem sağ ayakla ve bismillah ile evden çıkıp, kara fırının yolunu tutarmış…

Mahalle fırınının odun ateşinde ağır ağır pişen tatlının başında bekler, piştikten sonra tatlıyı şuruplayıp soğutur, soğuttuğu tatlıyı arabasına koyar, tam da onun yolunu gözleyen öğrencilerin okul çıkış saatinde okul kapısında hazır beklermiş…

Parayı ilk uzatanla başlayan siftah; Çolak İbrahim Bey mahallesinden Turabiye’ye, oradan Hıdırlık Mahallesine uzanır, “Şambali ballı, yeni ballandı” nağmeleri sokak sokak döner dolaşır, en sonunda Çarşı merkezdeki Çınar Sineması’nın önünde biten boş tepsiler emektar üç tekerlekliye yüklenir; ve bu sırada saat akşam 6’yı bulurmuş. Eğer mevsim kış ise; Aile üyelerimizden biri o saatlerde dedemin kocaman deri montunu, onu sıcacık tutması için götürürmüş…

 




Dedemi 7’den 70’e bütün Seferihisar halkı tanır. Herkesle dosttur. Tatlı sohbeti, meşhur tatlısı ve kimseyi kırmayan tavrı, parası çıkışmayanları geri çevirmemek için verdiği çabası sayesinde herkes onu sever.

Dile kolay; 60 yıllık ustalık bir o kadar yıldır durmadan çalışmak demek. Dolayısıyla, dedem artık dinlenmeyi hak etti. Ama bu lezzeti tadamadan kaçırdığını düşünenler neyse ki yanılıyor; çünkü bakır tepsiler ve arabası artık bana emanet.

Sevi Ulus Şenüstek – Kurucu & Pasta ve Tatlı Ustası